NURTURE SHOCK kitabına devam ediyoruz. Konumuz çocuğun aklını övme:
Bu sözleri hepimiz zaman zaman söylüyoruzdur. Çocuklar bizi bazen o kadar şaşırtıyorlar ki, biz şaşkınlığımızı genelde böyle dile getiriyoruz. Bu sadece bize has bir durum değil, bütün dünyada böyle.
Özellikle ABD'de, 1960'lardan beri, çocukların özgüvenleri gelişsin diye, onların çok sık övülmeleri gerektiği dile getirilmiş. Bu öylesine boyutlara gelmiş ki, çocuk ne yaparsa yapsın artık herkes aferin diyor, ortada övülecek birşey olmasa bile.
Aslında olayın 2 boyutu var:
1- Kitapta bahsedilen, çocuğun aklını övme meselesi. Bunu yapmamak gerekiyor, bu konuda birçok araştırma var, sonuçlarını yazacağım.
2- Bu ise biraz daha ileri bir adım, Montessori yaklaşımı: Çocuğu ne övün, ne cezalandırın. Gerçekten zor bir metod. Eğitimini almadıysanız imkansıza yakın. Ben de almadım, okuldan beslenmeye çalışıyorum bu konuda.
Ben kitabı anlattığım için size AKLI ÖVME konusunu yazacağım.
Çocuğunuz isterse dăhi olsun, sakın çok akıllısın, aklına bayılırım, en akıllısın gibi laflar kullanmayın. Bu durum, testler göstermiş ki, çocuğun kendi "zekasını tehlikeye atacak", yani başarısız olacak durumlardan kaçmasına neden olup, olduğu yerde kalmasına sebep oluyormuş.
Birkaç örnek:
Çocukları 2 gruba ayırmışlar. Test yapmışlar. 1.gruba testten sonra ne kadar akıllı oldukları tek tek söylenmiş. 2.gruba ise test üstünde ne kadar efor sarfettikleri, ne kadar iyi çalıştıkları söylenmiş. 1.grup akılları için övülüyor, 2.grup ise eforları için.
Sonra onlara 2 seçenek sunulmuş: Ya aynı 1.test zorluğunda bir sınav olacaklar ya da çok daha zor bir sınav olacaklar. 1.gruptaki öğrencilerin %95'i aynı zorlukta testi tercih ederken (rezil olma korkusu diyelim) 2.grubun büyük çoğunluğu daha zor testi tercih etmiş.
Yine 2 grup test yapılmış. 1.grup yine zekaları için övülürken, 2.grup eforları için övülmüşler. 2.test için ara verildiğinde, isterlerse test için çalışabilecekleri, isterlerse diğer öğrencilere göre hangi seviyede olduklarını öğrenebilecekleri söylenmiş. Övülen grup direkt olarak sıralamaya bakarken, 2.grup çalışmayı tercih etmiş!
Devam ediyorum: Bir de etnik bir ayırım yapmışlar. Amerikalılar ve Çinliler seçilmiş. Zor bir test yapılmış. Sonra annelere çocukları ile konuşmaları söylenmiş. Amerikalı anneler çocuklarına "sen çok akıllısın, yaparsın" derken, Çinli anneler "biraz daha dikkatini topla, biraz daha gayret et"gibi laflar söylemişler. Çinli çocuklar 2.sınavda performanslarını %30 arttırırken, Amerikalı çocuklarda bir artış görülmemiş. Üstelik Çinli anneler de gayet sevecen ve güler yüzlü davranıp, çocuklarını öpüp koklamışlar, yani bir despotluk kesinlikle yok.
Daha başka çalışmalar da var kitapta, ben birkaç tanesini yazdım. Araştırmacılar, ne olursa olsun, çocuğun değiştiremeyeceği şeyi değil (yani aklı), değiştirebileceği şeyleri övmeyi öneriyorlar. (eforu gibi)
Hazırlık okurken, Amerikalı bir resim hocamız vardı. Ben de resim yapamazdım, bu konuda hiç kabiliyetim yoktur. Ama bu hoca bana devamlı 10 verirdi. Anneme veli toplantısında açıklamıştı: çok gayret ediyordum, İngilizce konuşmaya uğraşıyordum. Zaten hazırlık senesinde amacımız İngilizce öğrenmek değil miydi? Ben de bu motivasyonla daha da gayret içine giriyordum.
Olayın Montessori tarafına bakarsak, aslında altında aynı kaygı yatıyor: Çocukları översek, kendileri için değil, övgüleri almak için iş yaparlar. Ya da başarısızlıktan korkarak yapmazlar. Çocuğunuz bir resim çizdi, büyük bir heves içinde getirdi, biz alkışlamak ve abartılı övgüler sunmak yerine, evet, resim yapmayı ne kadar seviyorsun, veya ben de bayılırım resim yapmaya, veya ne yaptın sen burada gibi daha "cool" ifadelerde bulunmamız gerekiyor. Kolay değil ama yapmak için elimden geleni de yapıyorum. Tabii etrafa engel olamıyorum, ama o kadarı da olur artık!
2 comments:
Her iki yazıyı da özellikle uyku ile ilgili olanı çok faydalı buldum.Teşekkür ederim zaman ayırıp yazdığın için.
yapılmaması gereken ne kadar yanlış varsa yapıyoruz.Çok doğru çocukların sürekli aklını övmek onları tembelliğe itiyor.
Post a Comment