Wednesday, April 18, 2012

Ölüm Konusu

En zor konulardan biridir. Ne diyeceğinizi bilemezsiniz. Alp uzun zamandır okuldan duyduğu ölümle ilgili cümleleri tekrar ediyor ama ne olduğunu bilmiyordu. Arada bir soruyor basit cevaplar vermeye çalışıyorduk.

Bu arada Alp'in dedesi uzun zamandır kanserle boğuşuyordu. Beyine gittiği zaman doktoru yapılacak birşey olmadığını söyledi. Hastamızı maalesef geçen hafta kaybettik. Nur içinde yatsın inşallah.
Hemen psikolog bir arkadaşımıza danıştık. Yakında oturan dedesini oldukça sık görüyordu ve onunla geçirdiği zamandan keyif alıyordu.

Önerileri şöyleydi:
Cenaze ortamında bulunmasın
Cenaze evinde de bulunmasın
Önce birkaç gün sormasını bekleyin
Hala sormamışsa uygun zamanda basitçe anlatın
Anlatımı : (Psikolog arkadasımın yazısını aynen kopyalıyorum)
"Dedenin vucudu artik calismiyor, bundan sonra bizim gibi yemek yiyemez, yuruyemez, konusamaz..." "ama onun sana ogrettikleri, birlikte yaptiklariniz hep aklimizda" denebiIir.

Sizin ya da kendisinin de ölmesiyle ilgili bir sorgulama hissedebilir bir asamada, bunu sordugunda: "Evet hepimizin vucudu birgün calismaz hale gelecek ama bizim icin buna daha cok zaman var. Dede yasliydi. Bizler daha cok uzun yillar senin yaninda olacagiz. Bunlari dusunmemize hic gerek yok." diyebilirsiniz.

Bundan sonra Alp'in sorgulamasını bekledik. Gerçekten de sorgulamaya başladı. (Dedesi en son 10 gün hastanedeydi dolayısıyla evde olmaması durumu değildi sorguladığı. Daha çok gelip gitmelerden bir tuhaflık sezinledi. Ne zaman iyileşir diye sordu)
2 gün önce kucağımıza oturttuk ve aynen yukarıdaki konusmayı yaptık. Nasıl öldü diye sordu. Kalbi durdu dedik. Artık onu göremeyeceğiz dedik. Sadece babaannemi mi göreceğiz dedi. Evet dedik. Peki dedi, oynamasına devam etti.

Ertesi gün, "anne, dedemin nasıl öldüğünü anlat bana" dedi. Yine yukarıdaki cümlelerle anlattık. Hastalığa bağlamamaya çalıştık, yoksa her hastalanan gider mi fobisi oluşabilirdi. Sorduğu kadarını anlattık, gereksiz açıklamalara girmedik.

Şimdilik bir sorun yok. Sanırım bir süre daha devam edecek bu durum.

Tuesday, April 3, 2012

4+4+4=0

Benim için öyle, gerçekten. Mevcut sistemi fazlasıyla parçalayan bu eğitim sistemini nereden tutsanız elinizde kalıyor.

OKULA 5 YAŞINDA BAŞLAMAK:
Bu gerçekten olacak birşey değil. Birçok çocuk o yaşta ne sırada oturabilir, ne o kadar konsantre olabilir, ne de kalem tutacak kadar ince motor yetisine sahiptir. Hele bu sene geçiş döneminde bu yavruların 5 ve 6 yaşların aynı anda okula alınması olacak birşey mi? Bu yavrular hayatları boyunca 2 kat fazla rekabet ile başetmek zorunda kalacaklar. Üniversite için 1 milyon kişi mi yarısıyor, o sene 2 milyon yarısacak. Ama alınacak öğrenci sayısı sabit kalacak. Üstelik büyük yaşlı çocuklar daima üstün olacak öbürlerinden. İstisnalar elbette olacak. Ama genel durum böyle.

4.SINIFTAN SONRA BAŞKA OKULA GEÇMEK:
Okulların 5+3 olmasının bir sebebi, 5.sınıftan sonra çocukların başka bir ruhsal olgunluğa erişmeleri. Şimdiki durumda ise birden 2 sene önceye çekiliyor bu geçiş. Hem 1 sene önce başladıkları için hem de 1 sene süre kısaltıldığı için. Dünyada başka örneğinin olmadığını da hemen belirteyim.

SEÇMELİ DERS:
Lütfen samimi olsun herkes. 10 yaşında çocuk neyi seçecek? Neyi seçebilir? Bu seçim tabii ki aile tarafından yapılacak.

OKUL ÖNCESİ:
Eee, ne oldu okul öncesi eğitim? Bunun için yurtdısından fonlar kullanıldı, ileriye büyük yatırım olacaktı. Ne olacak şimdi? Bizim yavrularımızla böyle oynamaya kimsenin hakkı olmamalı.

Ben bir ebeveyn olarak çocuğumu 5 yaşında okula göndermek istemiyorum. Bakalım nasıl çıkacağız bunun içinden?!?!

Sabacı Üniversitesi içindeki bir ekip (Eğitim Reformu Gelişimi) detaylı bir rapor hazırlamış. Herşey çok net. Yazı burada


İyi daralmalar dilerim, zira ben çok daralıyorum bu konuda

Çocuklarda erken ergenlik sorunu

Maalesef şu gördüğünüz can sıkıcı yazıyı okudum. Yazı kız çocukları üstüne, erkek kısmını çok bilmiyorum.

İngilizce olan bu yazı çok uzun. Sizlere kısaca bahsetmem gerekirse, başlığı zaten yeterince işler acısı:
Puberty Before Age 10: A New ‘Normal’? Yani, 10 yaşından önce gelen ergenlik artık yeni "normal" mi?

Bütün dünyada 10 yaşından önce kızlarda tüylenme, meme büyümesi gibi ön-ergenlik belirtileri yaygın olarak yaşanmaya başlamış.
Bazıları hormonal olarak tespit edilirken bazılarında hiçbir bulgu olmuyor. Ne yapılacağı konusunda karışık yaklaşımlar var. Bazısı ilaç tedavisi yapıp geciktirme taraftarı. Ama bazısı da bu ilaçların ileride kansere sebep olabileceğini düşünüyor. Gelin buradan yakın.

Sebeplere gelince, bu konuda da bir netlik yok. Muhtemel sebepler:
1- Gıdalardaki hormonlar
2- BPA (Artık yasaklandı)
3- İnsülin seviyesi, şekerli beslenmeler
4- Vücuttaki yağ oranının yüksekliği, hareketsizlik, obesite
5- Stres özellikle erken yaş stresi

Bazıları çocuklarına bol bol spor yaptırırak geciktirmeye çalışıyorlar. Kimi zaman işe yarıyor ancak yaramadığı zamanlar da var.
Üstelik çocuklar yaşadıkları duygusal fırtınaları anlayamıyorlar, korkuyorlar. Bunu 6 yasında yaşayan bile var. Adet gördükten sonra 2 sene içinde de boy uzaması tamamlanıyor. Yani genetik olarak aynı 2 kişiden birisi daha erken adet görürse, boyu daha kısa oluyor.

Burada bize düşen nedir?
Mümkün olduğunca organik beslenmek
Şekerden uzak durmak
Çocukları kilo yapıcı "boş" gıdalardan uzak tutmak
Spor yaptırmak
Doktor kontrolunde bu konuya da değinmek.

Bir arkadaşımın çocuğu bunu erken yaşayanlardan. Kızı bu olayı erken yaşamak istememiş. İlkokul 4.sınıfta. Sınıfa pedler mi taşıyacağım demiş. Bu yüzden doktor ile beraber karar verip bir tedaviye başlamışlar. 11 yaşına basınca bitecekmiş. Zaten o zaman normal yaşa gelmiş oluyor.

Ebeveynlik gerçekten çok zor!