Bugün, arkadaşım Seda'dan defalarca dinlediğim ama karşıda olduğu için bir türlü gidemediğim Dr. Hülya Sonugür'e gittim. Beni oraya kadar götüren ise, Alp'in son zamanlarda sık hasta olması ve bir türlü iyileşememesi, kendi doktorunun antibiyotik önermesi oldu. Bunca zaman kullanmadık, şimdi hafif geçen bir hastalık için kullanmak çok zor geldi, aldım ama kullanmadım. Hastalık krupla başladı sonra bildiğiniz gribe döndü. Gayet müzmin bir durumu var.
Hülya Hn'ı aradım, bu hafta cok doluyuz dediler. Yeni hastalara özellikle cok vakit ayırıyor, sizi sıkıştırmak istemeyiz dediler. Rica ettim, Hülya Hn'ın sizi aramasını sağlayacağız dediler. Veee çat diye aradı Hülya Hanım, gerçekten çok sevindim. Beni tanımıyor bile! Normalde bunu yapacak doktor yok gibi birşey artık.
Bana telefonda en azından 20 dakika bilgiler verdi. Bu bile beni bitirdi. Nasıl bir doktor bu acaba dedim kendi kendime. Alp'in boğazının kızardığını, doktorunun antibiyotik yazdığını ama başlamadığımı söyledim. Bana direkt olarak şunu dedi: "Antibiyotik sadece streptokok bakterisi için verilir. Bunun için de strep a testi yapılır. Gidin hemen yaptırın, sonuc derhal cıkıyor" dedi.
İlk iş olarak, Alp'in sebze haricinde bütün gıdalarını kesin dedi. Ekmek, süt, meyve, tahıl, aklınıza ne geliyorsa. Gerekirse aç kalsın, hatta daha da iyi dedi. Vücudun enerjisini hazım için degil, iyileşmek için kullanması lazım dedi. (Bu arada ben kara kara düşünüyorum, meyve ve bulgur müptelası Alp nasıl ikna edilir diye) Ekstra verdiğiniz bütün ilaç-vitamin ne varsa kesin, atın dedi. Siz gelince daha detaylı görüşürüz dedi.
Evde ilk iş doktorun söyledigi maddeleri yok etmek oldu. Alp hasta olduğu için zaten iştahı yoktu, ama meyve biraz zor oldu açıkçası. Ne zaman birşey istese, eline organik pazardan alınmıs salatalık ve kapya biberi verdim. İdare ettik. Mutfaktan ekmek aşırmış, evet resmen aşırmış, ona birşey demedim artık. Burada en önemlisi et-süt-şeker (meyveden dahi olsa). Ben de bunları kesmiş oluyorum, bir ekmek eksik kalsın dedim. Ertesi günü sekreter beni aradı ve bana randevu verdi. İnanılmaz sevindim. Atladım, gittim.
Muayenehaneye girince çok sevindim. Birincisi galoş stresi yoktu. Demek doktor bunu önemsemiyor hatta destekliyordu. Bu aynı benim yaklaşımım! İkincisi bu kadar aykırı doktorun muayenehanesinde oyuncak da olmaz sanıyordum, halbuki hiçbir doktorda olmadığı kadar çeşit oyuncak vardı. Alp hemen daldı oraya. Bu arada Montessori'den ögrendiği, izin isteme olayını da hemen uygulamaya koyduğunu gördüm. Bir çocuk elinden oyuncak almaya kalktı, bizimki tersledi: "Ama sen benden izin istemedin" diye. Çok güldüm...
Sonra Hülya Hanım beni çağırdı. Biz sizinle uzun uzun konusacagız, Alp orada kalabilir dedi. Kapıyı da acık bıraktı ki isterse beni görsün diye. Ben de sandım ki, 15-20 dakika konusuruz. Tam 1.5 saat konustuk. İnanılır gibi değil. Ben daima doktora sorularımı yazarak giderim, çünkü unuturum soruları. Herşey çok hızlı gelişir. Eve gelince yine de sormadığım sorular olduğunu hatırlarım. Hülya Hanım ise önce kendinden bahsetti. Ben "anarşist ve aykırı" bir doktorum dedi. İlaç sektörüne savaş açmış durumda. Gıda sanayisine de. PAketli, reklamı yapılan hiçbirşeyi yemeyin diyor. Bu anlamda "Food Inc" belgeseline paralel şeyler anlatıyor. Çocuğa sakın sakın süt içirmeyin diyor. (2 yas sonrası-o yasa kadar da emzirdiğini varsayıyor)
Yoğurdu destekliyor ama evde yapılması kaydıyla. Sütçi Aysun'u da destekliyor. Ama yoğurdu da kıvamında yesin diyor. Makarna yemesin, gerek yok. Bulguru az yesin. Ama besin maddesi mutlaka sebze olsun. Peynire falan da gerek yok. Asıl kalsiyum sebzeden gelsin diyor. ŞEker zaten yok, meyveden gelen şeker de fena, az yesin. Masaya sizinle otursun, ona özel yemek olmasın. Yerse yesin, yemezse kalksın. Şişmanlık fena. Bizimkinin kilosu %25, boyu %75'de cıktı. Yani zayıf ama uzunca. O da tam olarak bunu istiyormuş. Ara öğünü kaldırın, alışmasın. Kendiniz de yemeyin dedi. Omega 3 veriyorum dedim, verme dedi. Balık hiç yemese de olur dedi. Sünnet yaptırdıgımızı duyunca cok üzüldü, tamamen karşı. Protestan Amerikalıların çıkardığı bir eylem olduğuna inanıyor. Matah birşey olsaydı Avrupalı da olurdu diyor.
Aşılara da 0-3 yaş arası karşı ama Alp hepsini oldu zaten, ona da geçmiş olsun diyoruz maalesef.
Özellikle hasta iken, bırakın aç yaşasın dedi. O kadar radikal.
Sonra Alp'i kontrol etti. Toparlamak üzere, dediklerimi yapın, geçer merak etmeyin dedi. Bir de alerji testi istedi. Bendeki alerjik yapı ona da geçmiş gibi duruyor. Kulağında kir var, krup olmuş, sık terliyor, bu alerjik yapının işaretleri dedi. Artık bir kan testi yaptıracağız. Ben bu kadar ilgili olduğu için çok sevdim Hülya doktoru. Devam etmeyi de düşünüyorum. Zaten zırt pırt çağırmıyor. Alerji testi için görüşeceğiz, bir daha 3 yaşında gelin dedi.
NOT: Bu yazıyı yazdıktan epey sonra Hülya Hanım doktorluğu bıraktı. Kendisini düzenli ziyaret eden bir arkadaşım, Sağlık Bakanlığı'nın aşı ve ilaç karşıtı olduğu için çok baskı yaptığını söyledi, bu durumdan bunalmış. Bana çok mail geliyor, bu yüzden bu notu yazma gereğini hissettim. Bende olan cep telefonu bile kapalı. Sanırım gerçekten bıkmış, ulaşılmak istemiyor. Yine aynı arkadaşım başka doktor tavsiye edebilir misiniz diye sormuş, cevabı hayır. Kendi yöntemleri ile çalışan birisi daha yokmuş. Genelde hep aynı sorular geldiği için açık bir şekilde yazmak zorunda hissettim kendimi.