Saturday, March 24, 2012

Nurture Shock Türkçe'ye çevrilmiş!

Hem de geçen Mayıs ayında. Kuzenim arayıp haber verdi, buna çok sevinen oldu, çünkü soruyorlardı. Açıkçası açıp bakmamıştım, bu da benim ayıbım, var mı diye.

İste kitabın kapağı:



Böylece artık merak eden herkes bu kitabı okuyabilecek:)

Friday, March 23, 2012

Bir çocuk kitabı: ELMER serisi



Ailecek bayılıyoruz Elmer kitaplarına. Tesadüfen almıştım, iyi ki almışım, müptelası olduk hepimiz. Birçok kitap var seride. Kırçiçeği Yayınları çevirmiş. Bazıları artık bulunmuyor. Bu kitaplara mutlaka Elmer ile başlamak lazım. Ondan sonra gelenler Elmer ve xxx olarak gidiyor.
Konuya gelince: Elmer resimde de gördüğünüz gibi rengarenk bir fil. Onun maceraları anlatılıyor her kitapta.
Serinin hepsi tercüme edilmemiş henüz. Umarım edilir. Biz dayanamayıp kalanlarını amazon.com'dan getirttik, onları okuyoruz.

Sunday, March 11, 2012

İç Disiplin

Montessori Okulumuzda (Küçük Kara Balık Çocukevi) Ebeveyn Eğitimleri veriliyor.
Bizim okulun en sevdiğim yönlerinden biri de, bu eğitimler. "Biz öğretiyoruz, siz de evde devam ettirin" anlayışı var. Aslında bu birçok Montessori okulunda olan bir yaklaşım. Geçen haftaki eğitimi Hial Hanım'dan almıştık. Bu hafta eğitimimizi Iraz Suman'dan aldık. Kendisi okulumuzun pedagogu, Montessori felsefesini de çok iyi benimsemiş birisi. Konumuz iç disiplindi.
Bu Montessori felsefesinin özünü oluşturuyor. Çocuğa öyle bir eğitim verilecek ki, çocuk korktuğu ya da ödül alacağı için değil, tamamen kendisi için birşeyler yapacak. Bunu başarabilirseniz, şunu yap, bunu yapma çocuğum modeli olmayacak. Tamamen kendisi için yapıyor olacak yaptıklarını. Böyle olunca da motivasyonu daha yüksek bir birey olacak.
Bunun için en önemli nokta, ödül-ceza vermemek. Bunu zaten tekrar ediyorum sık sık. Başta zor gelse de, bir süre sonra alışıyorsunuz. Ceza kısmı değil ama (zaten bu kadar küçük çocuğa ne cezası???) ödül kısmı gerçekten zor. Ama alışılıyor.
Mümkün olduğunca, günlük yaşamla ilgili hataları düzeltmemek. Kendisi sonuçları görüp zaten bunu düzeltecek. Su mu döktü, birşey demeyin. (Ben sana söylemiştim...Aman sakın ola bu lafı etmeyin!)
Uyarıları minimumda tutun...
Hayır kelimesinde çok cimdi davranın. Hayır'ı onun için mi, kendiniz için mi diyorsunuz? (Dikkat edin, çoğunda kendiniz için dediğinizi göreceksiniz.)
Ona minik sorumluluklar verin. (Sofra hazırlama, çicek sulama..)
Olumsuz konuşmamaya, olumlularla idare etmeye çalışın. (Zor!)
Evi çocuğunuza göre tekrar düzenleyin. Etrafta onun da taşıyabileceği tabureler olsun.
Odasında ayna olsun.
Oyuncakla doldurmayın evi, fazla uyaran da iyi değil..
Onunla konusurken dizlerinizin üstüne oturun, onun boyuna gelin, öyle konuşun.
Anne baba olarak tutarlı kurallar uygulayın.
Sakın yemek yedirmeyin.

Bu geçirdiğimiz koca 2.5 saatin minik bir özeti aslında. Aklıma gelenleri yazdım şöyle bir.
Bir de okulumuza konuk olarak gelen uzman bir psikoloğun paylaşımlarını aktarmak isterim:
Kendisi Montessori'yi çok duymuş, Ankara'da Hilal Hanım ile konusmus, o bizi önerince, kapımızı çaldı, geldi, tanıştık.
Sözleri şöyleydi: "Montessori'yi duydum ama canlı görmek inanılmaz bir deneyim. Çocukların böyle kendi kendilerine yettikleri, özgür oldukları, mutlu oldukları başka bir okul görmedim. Çocukların el becerileri müthiş. Sizi tebrik ediyorum. Buraya gönüllü geliyorum ve gelmeye devam edeceğim. Çok heyecanlanıyorum okulunuza gelirken..."
Bunları zaten biliyoruz ama tamamen dışarıdan bakan bir gözün bunları teyid etmesi bizi çok ama çok sevindirdi!

Monday, March 5, 2012

Montessori İlkokulu Çalışmaları

Bizim ekip 5 ayda mucize yaratıp bu anaokulu kurdu. Şimdi çocuklar büyüyor, aldı bizi bir telaş. Acaba ilkokul kurulabilir mi? Ben kötümser olanlardanım. İlkokul çoook bürokratik bir iş, nasıl uğraşılır? Müfredat var, nasıl aşılır? Kurallar var, nasıl uyulur? Zira karma yaş uygulaması devam ediyor.

Ankara'da Binbir Çiçek Montessori Anaokulu'nun sahibi olan Hilal Öktem, bu konuda çalışmalara başlamış. Bizden feyz alarak velileri de sürece dahil etmiş. Bu tek başına yapılacak bir iş değil demiş. Onun çalışmaları bizim önümüzü açabilir. Müfredat üstünde çalışmalar yapıyorlarmış. Montessori İlkokulu eğitimini yurtdışında tamamlamış olan bir eğitimci de ona yardım ediyormuş.

Biz bu haberi duyunca çok heveslendik. Okulda Hilal Hanım ile bir toplantı yaptık. Kendisi bizim danışmanımız. Montessori'yi iyi biliyor ve bilgileri çok güzel paylaşıyor. Bizi ve öğretmenlerimizi Ankara'dan gelip bilgilendiriyor ayda 2 gün. Güzel haberleri verince heyecanlandık. Harekete geçelim dedik. Ev toplantılarımız başladı bile. Tıpkı anaokulunda olduğu gibi. Gurup çok aktif. İnşallah güzel birşeyler çıkar ortaya...

Montessori Anaokulumuz (Küçük Kara Balık Çocukevi)

Bu aralar etraftaki okulları kıyaslayabilmek için okul gezdim. Gezdiğim okullar gayet iyi bilinen okullar. Vee gururla gördüm ki, hiçbir okulda, anaokulu seviyesinde, çocuğun alt yapısını oluşturmak için birşey yapılmıyor. Çoğu, çocuğun orada vakit geçirmesine odaklanmış. Halbuki Montessori, çocuğun en değerli zamanının 3-6 yaş arasında olduğunu söyler. Biz bu farkı gerçekten çok hissediyoruz. Materyaller çocuklara öyle bir altyapı hazırlıyor ki, ileride bunun çok faydasını görecekler.

Diğer okullarda etrafta oyuncaklar dolu. Sınıflarda TV var, sıkılınca birşey seyrettirmek için. Beni en geren, bizim sistemin tamamen karşı olduğu bir yıldız sistemi var ki, sormayın. Bir tahta gördük: çocukların resimleri ve altlarında yıldızlar. Artık ne için bu yıldızlar bilmiyorum. Bir baktım bazı çocuklarda hiç yıldız yok. Düşünebiliyor musunuz o küçücük çocuğa etkisini? Bu kadar küçük yaşta bir yarışa sokuluyor, anlamsız bir yarışa. Üstelik başarısız damgası yiyor. Yaş henüz 4! Böyle kafayla yetişen çocuğun ne okulu sevmesi mümkün, ne de herhangi birşeyi içselleştirmesi.

İyiki kurmuşuz bu güzel okulu. Okulun içine girince farkı siz de hissediyorsunuz zaten. Arı gibi vızır vızır çalışan çocuklar. Hepsi çok mutlu.

Ne mutlu bize!