Friday, September 24, 2010

Montessori Okulumuz Kapılarını Açıyoooor!


Bu gördüğünüz Montessori okulumuzun usulüne uygun yerleştirilmiş sınıfının fotoğrafları. Bu bir mutfak, miniklerimizin boyuna göre yapılmış. Orada yedikleri yemeklerin tabaklarını yıkayacaklar. İsterlerse basit şeyler hazırlayacaklar. Hiçbirşey taklit değil, herşey gerçek. Zaten çocukların bütün derdi bu değil mi? Bizim yaptıklarımızı aynen yapabilmek. Ama hem boyutlardan dolayı, hem de bir çoğumuzun güvenlik kaygısından, bunu bir türlü yapamayız. Çocuklara cam vermeyiz, mutfağa sokmayız. Hep plastik eşyalarda yemek yedirmeye çalışırız.


Bu ise sınıfın bir diğer köşesi. Burada Hollanda'dan getirtilmiş olan materyallerin bazıları var. Pembe kule ve kahverengi basamaklara özellikle dikkatinizi çekmek isterim. Zira en popüler malzemeler onlar. Tam olarak nasıl kullanıldığını ben de henüz bilmiyorum, yaşayınca göreceğiz.




Bunlar da diğer köşeler. Herşey ahşap. Çocuklar hareket etmek isterlerse onun için de köşe hazır ama bu fotografta gözükmüyor. Tırmanma haladı ve bunun gibi malzemeler sınıfın bir köşesine yerleştirildi:)














Dışarıda yani bahçede çocuklarımızın bakacağı bitkiler ve bir kum havuzu var. (Kum havuzu yapım aşamasında)

Bu arada oryantasyonlar da başladı. Biliyorsunuz, minikler anaokuluna ilk gittiklerinde çok ama çok ağlıyorlar. Bunu istemediğimiz için, çocuklarımız için 1 saat ayrılıyor. Başka çocukların olmadığı bu bir saat içinde, çocuk okulu keşfediyor. Öğretmenleri ile tanışıyor. Böylece daha rahat adapte oluyor. Alp'in oryantasyonu çok iyi gitti, çok eğlendi. Hergün okul sorup duruyor bana:)

4 Ekim'de bütün öğrenciler gidecek, heyecan içinde bekliyoruz o günü. Herkesin çok emeği var, bütün velilere tek tek teşekkür ederiz. Dileğimiz bu girişimin daha da yayılması, başka miniklerin de faydalanması elbet. Montessori ezber bozan bir eğitim sistemi, Türkiye'nin kesinlikle çok ama çok ihtiyacı var.

Emzik bırakma

Ne zamandır yazamadım yine, araya tatil girdi, iş girdi, açmakta olduğumuz Montessori Okulu işleri girdi. Bu arada Alp emziği bıraktı. Bizimki komik bir deneyim oldu, özellikle yazmak istedim.
"
Alp tam 26 aylık. Artık herşeyi kendisi deneyimlemek istiyor. Devamlı "ben" diyor. "Ben işe gidiyorum" diyorum, "ben de gidiyorum" diyor. Bunun gibi birçok örnek var.

Bu arada emziği bıraktırma konusunda geç kaldığımızı düşünüyordum. Alp gittikçe daha bağımlı hale gelmişti. Aslında sadece yatak ile kısıtlamıştık ama Alp çaktırmadan yatağından alıyor, beni görünce de olduğu yere uzanıyordu, ben yatıyorum diye! Ben ona arada bir söylüyordum, şu emziği artık bebeklere versek, ne dersin diye, o zaman da "Alp de bebek" diyordu. Yani hiç gönlü yoktu. Emzik kesmeyi de denedim ama olmadı, çok sinirlendi. Bu bozuk, öbürünü ver dedi. Babasına da "anne bunu kesmiş" dedi! Yani biz uyanık geçinirken, o daha da uyanık çıktı.

Böyle bir dönem içindeyken, 2 gün önce Alp'i salonda emzikle buldum. Dedim ki: "Alp, çok kızıyorum bu emziğe. Camdan atmak istiyorum sen böyle yapınca" dedim. O da dedi ki: "Anne, ben atiiim, ben atiim.." Vee gitti, küt diye atıverdi camdan! Valla şok geçirdik, hiç beklenmedik bir hareketti. Sonra da döndü, evdekilere anlattı, ben emmiyi camdan attım diye. Bütün gün de hatırlattık, sonra bizden istemesin diye. Şakir Abi de aldı, çöpe attı dedik. Şakir Abi çöplerimizi topluyor. Çöp kamyonu da götürdü dedik.

Tabii dedik de, uyku konusu nasıl olacak diye merak ediyoruz. Alp, hiç emzik lafını ağzına almadı. Ben ettim, ben buldum durumu içinde galiba:) Ama uykuya normalden zor daldı. Gece bir şekilde de uyudu, ağlamadı ama gece 4 gibi uyandı, bir türlü uykuya dönemedi. 1 saatlik savaştan sonra (evin icinde koşturma, cok acıktım diye tutturma, bizim yatakta taklalar atma gibi) uykuya geçebildi.

Bugün öglen de sorunsuz uyudu ama şu anda çoktan uyumuş olması gerekir, hala uyuyamıyor. Fakat yine de istemedi emzik. Çok takdir ettim oğlumu:)

Bakalım bu alışma olayı kaç gün sürecek, ben de merak ediyorum.