Saturday, July 31, 2010

Yazım Kılavuzundan Faydalı Bir Bilgi

Bugünkü yazımın bebek-çocuk konularıyla hiç ilgisi yok. Tamamen kişisel bir merakın sonucu!
Uzun zamandır kafamı meşgul eden bir konudur: Özel isimlerden sonra gelen bazı ekler ayrılır, bazıları ayrılmaz. Fakat son zamanlarda bütün ekler ayrılmaya başladı yazılarda. Artık -de ve -da'ları doğru yazan insan sayısı bir elin parmağını geçmediğine göre, bu kadar teknik bir konuda hata olması çok doğal. Elimde bir yazım kılavuzu var, gözüm gibi bakarım. Bana öyle geliyor ki, TDK'nın DOĞRU olarak çıkarttığı son kılavuzlardan biridir. Çok eski, yaprakları sararmış. Tarih 1973. Ben 3 yaşımdayken çıkmış. Oradan görev edinip bu konuya özellikle baktım özel isim konusuna. Hangi ekler ayrılır, hangisi ayrılmaz. Lisedeyken çok iyi bir Türkçe ögretmenimiz vardı. Hafızam yanıltmıyorsa, Ayşeciğim, Aliciğim gibi sevgi ekleri kesme işareti ile ayrılmazdı. Ama artık dil bilgisine güvendiğim kişilerden de ayrı gelmeye başlayınca, kendimden kuşku duyarak bu konuyu araştırdım. İşte sonuçlar:

Özel isimler, kendilerinden sonra gelen -i, -e, -de, -den, -in, -le, -ce eklerinden kesme işareti ile ayrılır: Orhan'ı, Ahmet'in, Ankara'ya gibi. Gerisi ise ayrılmıyor. Bu durumda, Ayşeciğim diye AYIRMADAN yazmak doğru, ayırmak yanlış oluyor. Artık uzun uzun -cığım, -ciğim yazmıyoruz o ayrı mesele. Tahminim artık bu kabul edilebilir birşey oldu. Ağabey yerine abi yazmak gibi.

Bu konuda bildikleriniz varsa lütfen yazın, böyle ince konularda bilgiye ulaşmak kolay değil gerçekten de...

Montessori Okulumuz Habertürk'de

Gül sağolsun, scan edip, bloguna yüklemiş, ben de fotografı oradan aldım. İnternette yok, gazetenin Cumartesi ekinde var.

http://durucanakcioglu.blogspot.com/2010/07/montessori-okulumuzun-ilk-haberi.html

Monday, July 26, 2010

Tuvalet Eğitimi Kitabı


Daha önce İngilizce'sini okuduğum ve blogumda bahsettiğim kitap, Gün Yayınları'ndan Türkçe olarak çıkmış:

Yazarları: Nathan Azrin ve Richard M. Foxx
İsim: Bir Günden Kısa Sürede Tuvalet Eğitimi

Bence okuyun, hepsini yapamazsanız da ilginç öneriler var.

Şeker çok zararlı!

Alp doğduğundan beri yakın çevreyle savaş halindeyim. Şekerin çok zararlı olduğunu, sigaradan farkı olmadığını anlatmaya çalışıyorum. Ama nedense herkes tatlı birşeyler verme çabasında. Bu konuda yazı yazacakken, internette güzel bir link gördüm. Altında da şeker yememek için sebepleri çok güzel sıralamışlar. Ben size listeyi yazıyorum, en altında da link var:

Şeker yememek için 66 neden
1. Şeker kanser hücrelerinin en çok sevdiği şeydir.
2. Şeker bağışıklık sisteminizi zayıflatabilir.
3. Şeker vücudunuzun mineral dengesini bozabilir.
4. Şeker çocuklarda hiperaktivite, endişe, dikkat bozukluğu ve huysuzluğa sebep olabilir.
5. Şeker çocuklarda uyuşukluğa sebep olabilir.
6. Şeker çocukların okul başarısını olumsuz etkileyebilir.
7. Şeker trigliserit seviyesinde belirgin bir artışa sebep olabilir.
8. Şeker bakteri enfeksiyonlarına karşı savunma sistemini zayıflatabilir.
9. Şeker böbreklere hasar verebilir.
10. Şeker krom eksikliğine yol açabilir.
11. Şeker bakır eksikliğine yol açabilir.
12. Şeker kalsiyum ve bakır emilimini engeller.
13. Şeker meme, yumurtalık, prostat ve rektum kanserine yol açabilir.
14. Şeker kadınlarda daha büyük risk oluşturmak üzere, kolon kanserine sebep olabilir.
15. Şeker safra kesesi kanseri için risk faktörü olabilir.
16. Şeker gözleri bozabilir.
17. Şeker serotonin seviyesini yükseltir; bu da kan damarlarını daraltabilir.
18. Şeker Hipoglisemiye sebep olabilir.
19. Şeker midenin asidik olmasına yol açabilir.
20. Şeker çocuklarda adrenalin seviyesini artırabilir.
21. Şeker koroner kalp hastalığı riskini artırabilir.
22. Şeker ciltte kuruma ve saç beyazlamasına yol açarak yaşlanma sürecini hızlandırabilir.
23. Şeker alkol bağımlılığına yol açabilir.
24. Şeker diş çürüklerini artırabilir.
25. Şeker kilo alımı ve aşırı şişmanlığa katkıda bulunabilir.
26. Yüksek miktarda şeker yemek Crohn’s hastalığı ve ülseratif kolit riskini artırır.
27. Şeker kireçlenmeye sebep olabilir.
28. Şeker astıma sebep olabilir.
29. Şeker mantar enfeksiyonlarına sebep olabilir.
30. Şeker safra taşı oluşmasına yol açabilir.
31. Şeker böbrek taşı oluşmasına yol açabilir.
32. Şeker istemik kalp hastalığına yol açabilir.
33. Şeker apendisite yol açabilir.
34. Şeker Multipl Skleroz (MS) hastalığının belirtilerini şiddetlendirebilir.
35. Şeker dolaylı olarak hemoroide yol açabilir.
36. Şeker damarlarda varise yol açabilir.
37. Şeker osteoporoz oluşumuna katkıda bulunabilir.
38. Şeker salya asiditesine katkıda bulunabilir.
39. Şeker insülin sensitivitesinde düşüşe sebep olabilir.
40. Şeker glikoz toleransının düşmesine sebep olur.
41. Şeker büyüme hormonunu azaltabilir.
42. Şeker toplam kolesterolü artırabilir.
43. Şeker sistolik kan basıncını artırabilir.
44.Şeker gıda alerjilerine sebep olur.
45. Şeker diyabet oluşumuna katkıda bulunabilir.
46. Şeker hamilelikte kan zehirlenmesine yol açabilir.
47. Şeker çocuklarda egzama oluşuma katkıda bulunabilir.
48. Şeker kardiyovasküler hastalığa sebep olabilir.
49. Şeker DNA yapısını bozabilir.
50. Şeker katarakta sebep olabilir.
51. Şeker amfizeme sebep olabilir.
52. Şeker ateroskleroza sebep olabilir.
53. Şeker serbest radikal oluşumuna sebep olabilir.
54. Şeker enzimlerin işlevselliğini düşürür.
55. Şeker karaciğer hücrelerinin bölünmesine sebep olabilir; bu da karaciğerin boyutlarını büyütür.
56. Şeker karaciğerde yağ miktarını artırabilir.
57. Şeker karaciğerde patolojik değişimlere yol açabilir.
58. Şeker pankreasa zarar verebilir.
59. Şeker kabızlığa sebep olabilir.
60. Şeker miyopluğa sebep olabilir.
61. Şeker hipertansiyona sebep olabilir.
62. Şeker migren de dahil olmak üzere baş ağrılarına sebep olabilir.
63. Şeker beyin dalgalarını artırabilir; bu da beynin düşünme kabiliyetini zayıflatır.
64. Şeker depresyona sebep olabilir.
65. Şeker hormonal dengesizliğe sebep olabilir.
66. Şeker Alzheimer’s hastalığı riskini artırabilir.

Kaynak:
http://www.hakkinda-bilgi-nedir.com/sekerin-zararlari-nedir+sekerin-zararlari-hakkinda-bilgi

Garip bir hastalık

Alp 2 yaşına bastı. Ne büyük mutluluk, ne büyük olay... Daha önce çocuk doğum günleri sıkıcı gelirken, şimdi çok duygusal geliyor. Hiç şeker yemeyen-yedirilmeyen çocuğum 2 gün üst üste pasta yiyince, bağışıklık sistemi zayıfladı (zaten bunun için yedirmiyoruz şekeri) ve hasta oldu. Önce ateş çıktı. Fazla üstünde durmadık. Fakat sonra ağlamaya başladı, hiç durmadan. Ardından ağzındaki tükürükleri yutamamaya başladı. Anladık ki, ağız ya da boğazda birşey var. Doktorumuz burada değil, biraz panik olduk. Başka doktora gittik. Bize dedi ki: "El-ayak-ağız hastalığı" olmuş. Ağzı ve boğazı silme aft. Kendi tükürüğünü bile yutamıyor. Çok canı yanıyor. Bulaşıcı birşey, heryerden geçermiş. Park, bahçe, havuz, ne isterseniz. Bazen el ve ayakta önce sinek ısırığı gibi sonra siğilimsi şeyler çıkıyormuş. Bu yüzden de bu isim veriliyormuş. Çok komik, İngilizcesi de aynen böyle. Bir virüs sebep veriyor. Çaresi yok. Tek yapacak şey aftların ağrısını azaltmak. Aftadur çok işe yaradı. Ağrısını alıyor. İbufen de verdik, o da ağrı kesici. 4 gün sonra keyfi yerinde. Aftlar azaldı ama hala var. Bulaşıcı olduğu için diger cocuklarla temas etmiyoruz. Yazın çok yaygınmış. Çocuğunuzun basına böyle birşey gelirse, doktora hemen gidin, rahatlatmak için ne gerekiyorsa yapın. Ben dondurma bile verdim, soğuk olduğu için biraz ağrıyı uyuşturuyordu:)

Friday, July 9, 2010

Tuvalet Eğitimi

Haziran ayında Bodrum'daydık. Bu vesile ile Alp'i tamamen doğaçlama olarak eğitime almaya karar verdik. Önce 3 gün evden çıkmayacak şekilde plan yaptık. Lazımlığı en cok vakit gecirdigimiz salona yerleştirdik. Bezini cıkartıp altını cıplak bıraktık. Sık sık sorduk, çiş var mı? diye. Önce cevapsız bıraktı. Saatte bir lazımlığa oturttuk. İlk gün bol kazalı bir gün oldu. Yerler çiş-kaka oldu. Her tarafı Frosch'un sirkeli temizleyicisi ile sildik durduk.

2.günde Alp kendisi lazımlıga yönelmeye basladı. Kazalar devam etti. Her kazadan sonra biz yine de lazımlığa götürdük, bak buraya yapacaksın dedik. Kendisi gidip kazasız basarınca onu övdük. Sen abi oldun artık dedik. Aynı gün, saat 5 gibi dısarı cıktık, yanımıza seyyar lazımlığımızı aldık. Birkaç kere oturttuk, ama kesinlikle lazımlıga yapmadı. Üstelik 2 kere de üstüne yaptı! Evden cıkmanın büyük hata olduğunu gördük. Çevre daha ilginçti. Eve gelince yine lazımlıkta yaptı neyse ki.

3.gün plaja indik ama yanımızda lazımlıgı da götürdük. Artık orada da lazımlıga oturtunca yapıyordu. Bütün gün kazasız geçti diyebilirim. Geceleri bezli yatırmaya devam ettik. Gündüz uykusunda ise bezi attık. Birkez kaza yasadık, sonrası hiçbir sorun olmadı.
10 gün sonunda İstanbul'a dönerken, uçakta bile bez bağlamadık. Binmeden önce birkaç kez tuvalete götürdük. Kazasız evimize geldik. Döndükten sonra, gece de bezsiz yatıralım dedik. Gece 9 gibi uyuyor, uyumadan hemn önce mutlaka tuvalete oturuyor. Sonra da gece 11 gibi uyandırmadan lazımlığa oturtuyoruz, hemen bir lazımlık dolusu çiş yapıyor. Sabaha kadar yetiyor bu. Sonra da sabah kalkar kalkmaz tutuyoruz. Sanırım yöntem oturdu. Sokaga da mutlaka portatif lazımlıgımızla cıkıyoruz. Alp sık pişik oluyordu, neyse bundan kurtulduk. Ailecek cok mutluyuz:)

Montessori'den Haberler

Uzun zamandır yazamadım. Biraz yaz rehaveti, biraz tatil, biraz iş...
Sonunda bir rüya gerçekleşti ve bizim derneğimiz resmen kuruldu. Bugün yarın hesap numaraları alınıp okulumuz için ilk ödemeler velilerden alınacak. Montessori Materyalleri de sipariş verildi, Hollanda'dan 1 ay içinde gelecek.

Haydi hayırlısı. Bu iş için emeği geçen herkese çok teşekkürler.