Sunday, July 10, 2011

Hülya Sonugür doktorluğu bırakıyor!

Bu haberi bloguma bırakılan bir yorumla öğrendim. Çok üzüldüm. Benim bildiğim kadarı ile böyle başka doktor yok. Hülya Hanım'a kızını düzenli götüren bir arkadaşım, onunla uzun uzun sohbet etmiş. Nedenleri şöyleymiş:

1- Bakanlık muayenehanelerin değişmesi için birtakım düzenlemeler getirdi. Bunu yapmayan doktorlar Ağustos ayında kapılarını kapatacak. Bu düzenlemelere uymak çok kolay değil. Türkiye'de doktorlarımızın %95'inin muayenehaneleri mesken olarak yapılmış olan apartmanlar içinde. Hem asansör kapısı hem sokak kapısı genişliği konusunda getirilen normlara uymaya imkan yok. Bu amaçlı yapılan binalar bulmanız lazım ki bu çok zor. Bu yüzden, muayenehanelerini kapatacak olan çok doktor olacak sanırım. Birtek dişçiler istisna diye duydum.

2- İşin bir de diğer tarafı var. Hülya hanım bütün aşılara ve ilaçlara karşı, ilaç şirketlerine karşı. Böyle olunca da hedaf tahtası olmuş durumda. Bu olaylarla boğuşmaktan sıkılmış. Artık kendi kabuğuna çekiliyor.

Ben gerçekten çok üzüldüm, böyle aykırı seslere her zaman ihtiyacımız var. Çok konuşan olmuş sanırım ama kararı kesin. Umarım onun gibi birisi daha çıkar yakın zamanda.

Monday, July 4, 2011

Yazlık kiralamak

Bu konuyu daha önce yazmıştım ancak yine yazmak istiyorum. Özellikle Alp'in doktoru ile konuştuktan sonra..

Hatırlamayanlara minik bir giriş yapayım. Alp 1 yaşında iken, çok sağlıklı, birkez bile ateşlenmemişken, bol güneş, deniz iyi gelir diyerek, bir tanıdığın sitesinde ev kiralamaya karar verdik. 2 aylık kiraladık. Ohh ne güzel, yardımcımız da bizimle gelecekti, hep hayalini kurduğum Bodrum'da bir yaz geçirme olayını ben de yaşayacaktım.

Ev yeni boyanmıştı, yeni temizlenmişti. Mobilyalar eskiydi ama en azından minimum eşya vardı. Kendimize göre yerleştik. İstanbul'dan bir sürü malzeme getirdik, yerleştik. Derken 3.günün sonunda Alp başladı öksürmeye ve hırlamaya! Ama ne sesler anlatamam. Biz Alp'in üşüttüğünü düşündük. İstanbul'daki dr'umuz Yıldız Hanım ile konustuk, onun önerdiği bir isme gittik. (Hastanelere gitmeyi hiç sevmiyorum, çocuğa gereksiz testleri dayıyorlar para için). Doktor dinledi dinledi, hiçbirşey bulamadı. Göğsü temiz, boğazı temiz. Ama hırlama devam. O anda alerji olabileceğini düşündü Yıldız hanım. (uzaktan) Evden biraz uzaklaşıp deneyin dedi. Evden bir otele çıktık. Alp'in hırıltısı birden kesiliverdi. Öksürük de öyle. Durum öyle olunca anladık kı, evde ya görünmez küfler ya da ev akarları var. Alp de hiç alerjik değilken, birden uyuyan canavar uyandırıldı ve alerjik oluverdi:(
Evi hemen boşalttık. Bir daha öyle bir maceraya girmemeye tövbe ettik. Eğer bebeğiniz varsa sakın bilmediğiniz birisinin evini tutmayın. Yıldız Hanım, bu olayın başkalarının da başına geldiğini söyledi. Hele bir bebek hastanelik olmuş, hem de aile evinde. Bütün kış kapalı kalan evler maalesef böyle sonuçlar doğurabiliyor, hele de bebek alerjik bir bebekse. Çocuğumuza iyilik yapalım derken kötülük yaptık, uyuyan alerjiyi uyandırdık.
Aklınızda bulunsun...

Saturday, July 2, 2011

Au Pair ile yaşantı

Bir maceradır gidiyor hayatımız. Yeni maceramız ise Amerikalı bir au pair oldu. Komşumda görmesem aklıma gelmezdi doğrusu. Alp'i biz velilerin kurduğu okula gönderirken en önemli eksik yabancı dil olamayışıydı. Bir çok insan bunu aman hemen dil öğrenmesin ne olur, olarak algılıyor. Ben ise çok farklı yönden bakıyorum. Okuduğum sayısız kitap ve araştırma, 2. bir dili çok küçük yaşlarda öğrenmeye başlayan çocukların beyninin farklı çalıştığını gösteriyor. Mantıksal problemlere çok farklı açılardan bakabiliyorlar. Yani bu durum beyin gelişimi için çok büyük bir şans.
Ben nasıl yapsak diye kafa yorarken, her kafadan bir ses çıktı. En çok çıkan ses ise, "neden sen konusmuyorsun?" oldu. Herkese verdiğim cevap, bunu çok yapmacık bulduğum oldu. Bir dili iyi de konuşsak, eğer benim gibi 11 yaşından sonra öğrenmeye başlamışsanız, o hep "yabancı" bir dil olarak kalıyor. Çocuğum ile aramda bariyer olacaktı. Üstelik bu işe baş koyarsanız, hep ama hep o dilde devam etmeniz gerekiyor, yoksa istikrarsızlık oluyor. Bunu yapmam mümkün olmayacaktı, yapmadım zaten.
Sonunda kolları sıvadım. Evimizde bir kişiye daha yer olmamasına rağmen, internet sitelerine abone oldum. www.greataupair.com bunların başlıcaları. Ücretsiz üye olursanız adayların sadece cv bilgileri geliyor, ulaşım bilgileri gelmiyor. Ücret verirseniz data base'i açıyorlar. Ben oradan epeyce insanla görüştüm. Ama beğendiklerim Türkiye'ye gelmek istemedi ya da isteyenler son dakikada İtalya, Fransa gibi daha cazip yerlerden teklifler aldılar. Sonunda Türkiye'de bir ajans buldum. Sahibi bir yabancı. Oradan yapılan yönlendirmeler sonucu bir au pair ile anlaştım. Ben öyle istediğim için bizimle 2 ay kalacak. Geçen Salı geldi. Hepimizde bir heyecan vardı. Ya soğuksa, ya çocukla anlaşamazsa, ya çocuk onu sevmezse gibi. Her ne kadar skype üstünden görüşmüş olsak da böyle şeyler belli olmuyor. Neyse ki, sempatik bir kız çıktı karşımıza. Alp'in de hemen kanı ısındı. Şimdilik durum şu: karşılıklı kendi dillerinde konuşuyorlar, oyun oynuyorlar. Bakalım au pair'imiz mi önce Türkçe öğrenecek yoksa Alp mi İngilizce öğrenecek:))
Alp iyi saatinde ise Sobia'nın söylediklerini tekrar ediyor. Onun dışında Türkçe konusuyor. Bazen bir kelime hoşuna gidiyor, ona takılıyor. Sabah her gördüğüne "good morning" deyip durdu. Gerçekten çok merak ediyorum süreci. Alp ne kadar, ne öğrenecek? Yakın zamanda izlenimlerimi paylaşacağım.

Beni izlemeye devam edin...