Yemek konusu gerçekten zor bir konu. Herkesi memnun etmek kolay değil.
Benim gördüğüm kadarı ile bu konuda birkaç tip düşünen veli var:
1- Çocuğum çok sağlıklı beslensin, sağlıksız şeylerden uzak dursun.(paketli gıdalar, şekerli gıdalar, gdo'lu ürünler, normal tavuk gibi)
2- Çocuğum yesin de, ne yerse yesin. İsterse hergün sadece pilav yesin, yeterki aç kalmasın. Biz de şeker yedik, büyüdük ne olmuş? Hem çocuğun kaloriye ihtiyacı var.
3- Ammaaaann, ne lüzumsuz büyütüyorsunuz bu konuyu. Umurumda bile olmaz, yemiş, yememiş...
Çevremde 1.grup veli çoğunlukla olmakla beraber, genel nüfusta yoğunluk 2.grupta. Çok az da 3.grup. Hal böyle olunca, çocuğu zararlı gıdalardan uzak tutmak kaybedileceği belli olan bir savaş oluyor.
Alp, 5 senede yemediği kadar zararlı gıda maddesini, yeni okula başlayınca 1 ayda yemiş oldu. Nereden başlasam bilmiyorum.
Hep söylerlerdi, okul başlayınca görürsün diye. Ne kadar haklılarmış. Faydalı beslenme konusuna itina gösteren veli sayısı meğer ne kadar azmış. Çocukların çantasında devamlı şeker, gofret gibi bir sürü abur cubur oluyor. Serviste gören oğlum istiyor. Ve de yiyor. Bu kaybedilmiş bir savaş galiba. Ben hala paketli gıdaların üstündeki zararlı maddeleri okuyorum oğluma. Belki kemale erince birşeyler ifade etmeye başlar diye. Ya da hevesi geçince hiç olmazsa faydalı şeyleri seçer diye. Pes etmek yok!
Okul menüsünde normalde benim vermeyeceğim gıdalar var. Bol bol pirinç pilavı, çikolatalı süt, tulumba tatlısı gibi ağır tatlılar... Artık tavuk konusuna girmiyorum bile. Alp zaten tavuk sevmez, o yüzden onu yemiyor. Tabii oturup okulun organik tavuk almasını bekleyemeyiz, böyle bir bütçe kimsede yoktur.
İşin en acı tarafı zaten bu düzeni bulabileceğiniz bir ilkokul yok. Anaokul var. Mesela "Küçük Karabalık Çocukevi"
Orada sadece doğal tarım ürünleri, bal-pekmezli ürünler, tam buğdaydan yapılmış ürünler, taze meyveler verilirdi. İçimiz çok rahattı. Yoğurtları organikti. Herşey çok iyi düşünülmüştü. Serviste yiyecek içecek yasaktı. Okula şeker getirilmezdi. Doğumgünleri kendine has bir tören ile kutlanır, kendi yaptıkları pasta servis edilirdi. Hediye getirmek özellikle yasaktı. Bence gayet ütopik bir dünya kurulmuştu orada. Gerçek dünya ile tanışmak hiç hoş olmadı ama alışmaktan başka çare de göremiyorum açıkçası.
Burada züğürt tesellisi diyeceğim bir nokta var: okul hiç olmazsa etlerini mahalle kasabından alıyor, tedarikçileri hep eskiden kalan, bildikleri, güvendikleri denenmiş yerler. Yani en azından malzeme düzgün. Okul tanıtımında biz gıdaya çok önem veriyoruz, çocuklar burada sebze yemeği öğreniyorlar demişlerdi. Dört güzle o günleri bekliyorum. Zaten yemek düzeni okul kararımda kıstas değildi, ama yine de üzülmüyorum desem yalan olur!
Pes etmek yok, ben yine de iyisini-kötüsünü anlatmaya devam edeceğim oğluma.
4 comments:
benimde okul konusunda en çok korktuğum nokta bu.Şu an bu kadar dikkat ederken birden böyle bir ortama girmesi çok üzücü, en azından 5 sene uzak tutabilmişsiniz diyorum :( ben çocuğunun beslenmesine abur cubur koyan velilere çok şaşırıyorum, evde bir kek, kurabiye yapmak ne kadar zor olabilir ki?
@ilknur onlar 3 numaralı gruba giren veliler sanırım
Bu hassasiyetleri göz önüne alan doğru dürüst bir okul görmedim ben de. Belki veliler olarak daha fazla sesimiz çıkmalı, daha çok takipçi olmalıyız. Ama kısa vadede ben de çözüm öngöremiyorum :(
ama sen nerelerdesin, ne oldu okul işi ??? bu arada benim yeni blogum http://ilknurolmez.blogspot.com/ beklerim, takipçim olursan sevinirim, facebook sayfamı da beğenirsen, arkadaşlarına tavsiye edersen çok mutlu olurum https://m.facebook.com/profile.php?id=271999649591896 sevgilerle :)
Post a Comment